5. Baskı

Açık görüşlülük, çoğu zaman sandığınız kadar açık olmayabiliyormuş. Sağın, solun, anne-babanın ya da mahallenin değil, kendi baskılarının da kurbanı olabileceğini hiç düşündün mü?

Üç onluktan fazladır deneyimlediğim kendimde bugün yepyeni bir şeyler keşfettim. Elbette ki açtığım yüzlerce kapım, yüzleştiğim binlerce yansımam var. Ama bu kez bir yandan nefesimi keserken bir yandan da ayaklarımı yerden kesecek kadar güçlü bir baskıyla karşı karşıyayım. Sizinle bunun tam olarak ne olduğunu paylaşamasam da klavyemin tuşları yettiğince anlatmaya çalışacağım. 


Müthiş korkunç bir anksiyete atağının ortasında kaldığımda ne yapmam gerektiğini öğrendim yıllar içinde. Nefes al, nefesine odaklan, bu an sandığın gibi ürkütücü değil, yaşadığın yalnızca zihnin oyunları. Telkinle kendine gelemiyorsan, meditasyon uygulamalarını devreye sok. Sakin bir müzikle, sesin seni yönlendirmesine izin ver.  -Ama Olmadı.- Her zamanki akışa bu sefer tutunamadım. Üstelik ben kendimi rahatlatmaya çalışırken nefesimin daha da kesilmesi ve böyle anlarda bir B planımın olmadığını görmek ürküttü bile diyebilirim. Neyse ki İstanbul gibi bir şehirdeyken, etraftaki dikkat dağıtanlar sayesinde hayata yeniden tutunması nispeten kolay oluyor. 

Eve kendimi attığımda biraz sakinleşmiş ama hala sersem gibiydim. B planı oluşturmanın zamanı geldiğini fark ettim. B planımı kalbine ve ışığına en çok güvendiğim kişiyi aramak olarak ayarladım. Böyle anlarda sen de çok güvendiğin ve seni çok iyi tanıyan birine koş. Seni yargılamadan dinleyebilecek, telaşını fark edip seni kendine getirebilecek birine. Ben öyle yaptım. Aramızda okyanuslar bile olsa beni ondan iyi kimsenin anlayamayacağını ve hissettiklerimi tüm kalbiyle paylaşacağını bilerek aradım. "Daha iyi bir zamanlama olamazdı" dedi. Daha dün "Türkçe'de teşekkürler nasıl söyleniyordu" diye kendine hatırlattığından bahsetti. Bazı insanlar yolunuza ışık tutar, ama bazıları kendi ışığıyla yolunuzu bulmanıza yardım eder. "Bir saate yakın konuştuk mu sahi?" diye kapadık telefonu. Ne bir yargılama ne de kalıplar vardı. O iyi ki var. Neyse, bu başka bir konu.


O bir saate yakın yaptığımız konuşmada fark ettim ki, kendimde açtığım yüzlerce kapıdan içeride daha binlercesi var. "Nefesinin kesilmesi muhteşem bir şey tatlım. Bunu yaşayabilmek için yıllarını veren insanlar tanıyorum" dedi. Sahiden de öyle. Ben o kapıyı açma cesareti bulduğum için kesmişim aslında nefesimi. Halbuki kesmemiş, yalnızca tutmuşum. Nefesimi bıraktığımda yaşadığım rahatlığı hayal edebilir misin? Tüm dünyayı bıraktım sanki bir anda. Ve ardından yeniden nefes aldım. 


"Kendimi açık fikirli bir kadın sandım yıllarca, ama henüz açılmamış ne çok fikrim varmış" itirafında bulundum telefondayken. Öyle gerçekten de. İhtiyacımız olan yalnızca birazcık cesaret. Yeni açtığın fikrinle tanışırken ayakta kalabilmek için senin de biraz ihtiyacın olabilir. Şimdi ayaklandım. 


Bu deneyimi benimle paylaşan herkese nefes açıklığı ve bir sonraki yazıda buluşmak umuduyla...

Yorumlar

Popüler Yayınlar